Anlamak istemediğimizde hemen anlatmaya başlarız ve böylece anlamak istediğimiz şeyin değişmesini umarız. Ve zamanla anlatma bizi içine çeker, sakinleştirir, tüm meselenin anlamak olmadığını kabul etmemize yol açar ve çoğu zaman sadece anlatmanın ve dinlemenin de değişimlerimize kolaylıkla uyum sağlamamıza yol açtığına ikna oluruz.
Yukarıdaki işlem ve eylemlerin hangi kısmına ya da eşitliğin hangi tarafına edebiyat diyoruz, bu çok önemli mi? O da, mutluluklarımızın nedenini merak ettiğimizde gülümseyerek karşımızda beliren hayali bir sus işareti değil mi neticede?
Derken Anlatıcı'ya denk geldik, sözcüklerle çıktığımız bu yolda. Anlatmak ve yazmak yetmedi yazdıklarımızın üzerine gözler ilişsin istedik. En kolayını zaten önceden seçmiştik: Yazmak. Bizim için. Ve zor olana yöneldik: Yaymak.
Söz hepimizde. İyi okumalar.
Halil Gökhan
halilgokhan@kafekultur.com
Yorumlar
Yorum Gönder